13 Ocak 2022 Perşembe

Toccata and Fugue Neden Tüyler Ürpertir?


    Muhtemelen hepimizin bir yerde denk geldiği zaman bu müziğin, J.S. Bach'ın en ünlü eserlerinden biri olan Toccata and Fugue'un, neden korku filmleriyle; bilhassa Drakula gibi gotik ögelerle birlikte anıldığına veya neden bu spesifik sesin bizi ürpettiğine dair bir soru aklımızı kurcalamıştır. Bu yazımda bu sorulara kendimce cevaplar arayacağım. 

    Asıl sorulara geçmeden önce kısaca Bach'tan ve Toccata ve Fugue'un anlamından bahsetmek istiyorum. 


    Johann Sebastian Bach 21 Mart 1685 ve 28 Temmuz 1750 yılları arasında yaşamış Alman barok bestecisidir. Çok çalışkan bir insan olup (bkz: 1000'den fazla eser) çok dindar bir seciyyesi vardı. Dünyada müziğin seyrini köklü biçimde etkileyecek kadar önemli biri olduğunu belirtelim; öyle ki, vefat ettiği yıl barok müziğinin bittiği sene olarak kabul edilir ve kendinden sonra gelen bir çok önemli bestekarı -Chopin ve Mendelssohn gibi-   tesiri altında bırakmıştır. Bunların yanında ilginç bir bilgi olarak tam 20 çocuk babası olmasını da ekleyeyim. 

    Toccata ve Fugue ise, Toccata İtalyancada "dokunuş" anlamına gelmekle beraber müzik literatüründe klavyeli çalgılar için kullanılan ve hızlı hareket eden parçalardır. (Bkz: Toccata) Fugue ise yine İtalyancada "kaçış, kovalamaca" gibi anlamlara tekabül eden bir kelimedir. Müzikte ise bir tema melodisinin farklı seviyelerde art arda çalınarak bir harmoni oluşturmasıdır ki buna Toccata ve Fugue'in Fugue kısmında değineceğim.

    

    Toccata kısmında öncelikle amacına uygun olduğu gibi çalan kişinin parmaklarının mahareti sergilenmekte adeta. Bunun yanında duyar duymaz tanıyacağınız o tekinsiz gotik müzik sizi karşılar:



Fugue kısmında da (02:30 sonrası) dediğim gibi birbirini takip eden melodinin kovalamacasını duyarız, bu kısımları Toccata kadar şöhrete haiz değildir: 



    Şimdi gelelim asıl müşkil soruya. Elbette bu eserin bestelendiği dönemde korku filmi veya Drakula gibi şeyler yoktu. Her ne kadar o dönemde "gotik" var olsa da o gotik bizim bugün anladığımız gotik değil, bu da bir başka yazının konusu :) Şu halde bu bestenin, Bach'ın dindar mizacını ve dönemin şartlarını göz önüne alarak, tamamen dini ve sanatsal amaçlarla bestelendiğini söylemek mümkün. Yani bestelenme amacı insanları korkutmak değildi tabi ki. 

    Peki bu raddeye nasıl geldi? Bunun cevabı kısaca popüler kültür. Evet, 1920'li yıllarda sinemanın hayatımıza yeni yeni girmesiyle birlikte birtakım korku filminde veya sahnelerinde arkaplan müziği olarak kullanılagelmesi en bariz cevap. İlk örneği olan The Phantom of the Opera 1925 versiyonunda -ki daha önce bunun hakkında yazmıştım.- Erik'i yani operanın hayaletini org çalarken görürüz ve orijinalinde bu sahnede toccata kısmını çaldığı söylenir. 



    1931 yılında ise iki önemli gotik film Amerika'da vizyona girer: Dracula ve Dr. Jekyll and Mr. Hyde. Büyük ihtimalle bu ezginin Dracula'da kullanıldığını düşündünüz, hayır, aksine Dracula'da Kuğu Gölü Balesinden bir kesit çalınmış ve asıl Dr. Jekyll and Mr. Hyde'da Toccata kullanılmıştır. 














1934 yılında bir Edgar Allan Poe uyarlaması olan The Black Cat filminde Boris Karloff (Frankenstein olarak tanıdığımız) bu parçayı çalmaktadır.

    
    Bütün bunlardan sonra kaçınılmaz olarak, ne zaman korku ögesi kullanılsa arkaya toccatayı yapıştırıvermişler. İşin ilginç kısmı da o yıllarda Dracula filminde kullanılmamasına karşın nasıl oldu da birden Drakula ile anılmaya başlandığıdır. Mandela etkisi gibi bir durum olabilir bence. 
    Sahi, onu tekinsiz kılan müsebbibi çalındığı müzik aleti ve onun ihtişamı mı yoksa bestenin ta kendisi mi?




0 yorum:

Yorum Gönder